Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “Ülkemizin koordinasyonunda hayata geçirilen ve etkinliğiyle tahıl krizinin aşılmasına büyük katkı sağlayan Karadeniz Tahıl Anlaşması’nın, yeniden aktif hale gelmesi için girişimlerimizi sürdürüyoruz.” dedi.
Güler, Kriter Dergisi için SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran’ın sorularını yanıtladı.
Filistin’de devam eden katliamlara karşılık yürütülmeye çalışılan insani yardım ve çözüm diplomasisine, terörle mücadelede kararlılıkla yürütülen çalışmalara ilişkin açıklamalarda bulunan Güler, şehitlere olan minnet borcunu asla unutmayacaklarını, küresel ve bölgesel barış, istikrar ve huzur için adımlar atmaya devam edeceklerini bildirdi.
Değişen ve gelişen dünyadaki savaşlara dikkati çeken Güler, şunları kaydetti:
“Eskinin konvansiyonel savaşları, artık hibrit savaşa evriliyor. Böylece savaşın aktörleri, salt ordular olmaktan çıkıyor. Dolayısıyla muharebe sahasında birbirinden farklı harekat çeşitleri arasında süratli ve senkronize bir geçiş sağlama, silahlı kuvvetlerin temel amacı haline geldi. Bu doğrultuda geliştirdiğimiz kapsamlı yaklaşımla personel ve donanım açısından yeteneklerimizi güçlendiriyoruz.”
Bakan Güler, Cumhuriyetin ikinci asrını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ve “Türkiye Yüzyılı” hedefleri doğrultusunda, aynı zamanda “Savunmanın Yüzyılı” da yapma kararlılığında olduklarını ifade etti.
Güler, ABD’den F-16 savaş uçağı alımına ilişkin sürece, Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğine, NATO’nun Türkiye için anlamına dair soru üzerine şunları anlattı:
“ABD başta olmak üzere müttefiklerimizin milli güvenliğimizi doğrudan etkileyen konulardaki yanlış tutum ve yaklaşımlarını düzeltmesi gerekmektedir. ABD’den 40 adet F-16 Blok 70 Viper alımı ile 79 adet modernizasyon kiti talep ettiğimiz süreci takip ediyoruz. ABD ile teknik toplantılar tamamlandı. Bir an evvel olumlu ve somut adımlar atılarak sürecin başlatılmasını beklediğimizi muhataplarımıza iletiyoruz. Konunun sürüncemede bırakılması, ipe un serme yaklaşımı kabul edilebilir değildir.”
Hedef HÜRJET ve KAAN’ın envantere girmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde hayata geçirilen milli teknoloji hamlesine dikkati çeken Güler, Türk savunma sanayiinin, teknoloji, tecrübe, mühendislik altyapısı ve proje yönetim sistematiğiyle dünyada büyük yankı uyandırdığını ve bunu daha da ileriye taşımak için çalışmaların devam ettiğini belirtti.
Bakan Güler, asıl hedefin, muharip eğitim uçağı HÜRJET ve 5’inci nesil milli muharip uçak KAAN’ın envantere alınması olduğunu söyledi.
Terörden en çok zarar gören NATO ülkesinin Türkiye olduğunu aktaran Güler, “Beklentimiz, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle kararlılıkla mücadelemizde müttefiklerimizin destek olması, İttifak’ın birlik, dayanışma ve uyum ilkeleriyle bağdaşmayan ülkemize yönelik yaptırım ve kısıtlamaların sonlandırılmasıdır. Güçlü Türkiye’nin, güçlü Türk Silahlı Kuvvetlerinin, güçlü NATO ve güçlü ittifak demek olduğunu hatta güçlü terörle mücadele olduğunu vurguluyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Binlerce masum sivilin katledilmesi kabul edilemez”
İsrail-Filistin arasında 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşananları yakından takip ettiklerini dile getiren Güler, şöyle devam etti:
“Gazze ile ilgili başından beri ortaya koyduğumuz insani, vicdani, adaletli tutum ve yaklaşımımızı bugün de sürdürüyoruz. Filistin’de, uluslararası hukukun ihlal edilmesi, ayrım gözetmeksizin hastaneler, okullar, ibadethaneler, mülteci kamplarının hedef alınması ile daha da vahimi çoğunluğu bebek, çocuk ve kadınlardan oluşan binlerce masum sivilin katledilmesi kabul edilemez. Bu durum vahşet boyutuna ulaşan bir savaş suçu ve daha da acısı bir insanlık suçudur.”
İsrail’in saldırılarını sürdürdüğü müddetçe bölgesel barışa yönelik tehditlerin de arttığını belirten Güler, “Beklentimiz, barışa giden tüm gayretlerin gösterilmeye devam edilmesi ve derhal kalıcı bir ateşkes ilan edilmesidir.” ifadesini kullandı.
Güler, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafya bütünlüğüne sahip bir Filistin’in, sadece barış için değil, hem bölgesel hem de uluslararası istikrar için şart olduğuna dikkati çekerek, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemiz, hem insani yardım konusunda üzerini düşeni yapmaya hem de kalıcı çözüm için diplomatik girişimlerde bulunmaya devam ediyor.” dedi.
Mayın tehlikesine karşı Karadeniz’de “Üçlü Girişim”
Rusya-Ukrayna arasında devam eden çatışmalara ilişkin Türkiye’nin pozisyonuna dair açıklamalarda da bulunan Güler, şunları kaydetti:
“Ukrayna-Rusya arasında devam eden çatışmalara ilişkin Türkiye olarak, ilk günden itibaren, bu krize çözüm bulabilmek için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gayretlerimizi sürdürmekteyiz. Bu kapsamda Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini her seviyede ve her platformda dile getiriyoruz. Temennimiz, tüm dünyayı etkileyen bu savaşın bir an önce son bulmasıdır. Yine, ülkemizin koordinasyonunda hayata geçirilen ve etkinliğiyle tahıl krizinin aşılmasına büyük katkı sağlayan Karadeniz Tahıl Anlaşması’nın, yeniden aktif hale gelmesi için girişimlerimizi de sürdürüyoruz.”
Bakan Güler, Karadeniz’de barış ve istikrarın yeniden tesisinin, başta kıyıdaş devletler olmak üzere tüm dünya açısından önem arz ettiğini vurgulayarak, “Türkiye olarak Karadeniz’deki dengeyi sağlayan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni dikkatle, sorumlu ve tarafsız bir biçimde uyguluyoruz ve uygulamakta da kararlıyız. Diğer taraftan Karadeniz’deki mayın tehlikesine karşı ülkemiz öncülüğünde Türkiye, Bulgaristan ve Romanya’nın yer aldığı ‘Üçlü Girişim’ başlattık.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye-Yunanistan ilişkileri
Yunanistan ile ilişkilerin geliştirilmesinde tarihi bir dönemden geçildiğini belirten Güler, çözüm odaklı bir yaklaşımla dürüst ve yapıcı ilişkilerin iki ülke için de yarar sağlayacağını hatırlattı. Milli menfaatlerden asla taviz verilmeyeceğine vurgu yapan Güler, şöyle devam etti:
“Kasım’da Ankara’da icra edilen Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı, Yunanistan ile ilişkilerimizi daha da geliştirmek için güzel bir fırsat oldu. Bu vesileyle, iki yıldan fazla bir süredir ara verilen heyetler arası görüşmeler tekrar başlatılarak görüşmelere 2024’te de devam edilmesine yönelik görüş birliğine varıldı.”
Güler, güven artırıcı önlemlerin uygulanmasını kolaylaştırmak için bir iletişim noktası mekanizması kurma kararı alındığını hatırlattı.
Aralıkta Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının 5’incisi kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde iki ülke adına önemli bir adım daha atıldığını belirten Güler, görüşmelerde ağırlıklı olarak Ege’de gerginliğin azaltılması, diyalog kanallarının açık tutularak sorunların iyi komşuluk ilişkileri ve müttefiklik ruhu çerçevesinde çözümü konularının ön plana çıktığını ifade etti. Güler, “İki ülke arasında imzalanan Atina Bildirgesi çerçevesinde de iyi komşuluk ilişkileri, diyalog ve pozitif gündemle süreci devam ettirmeyi hedefliyoruz. Tabii, barışçıl bir çözüm için çaba gösterirken milli menfaatlerimizden asla taviz vermeyeceğimizi ve bu konuda kararlılığımızın tam olduğunu özellikle vurgulamak isterim.” diye konuştu.
Azerbaycan-Türkiye ilişkileri
Tüm çatışmaların gölgesindeki küresel ilişkilere karşılık Azerbaycan ile kederde ve kıvançta beraber olunduğunu dile getiren Güler, şunları söyledi:
“Stratejik müttefikliğimizin güçlenmesi ve işbirliğimizin derinleşmesi yönündeki ortak çabalarımız başarıyla sürüyor. Başta savunma sanayii ve askeri işbirliği olmak üzere, sarsılmaz dayanışmamızı daha üst seviyelere taşımak için aralıksız çalışıyoruz. Kafkasya bölgesinin artık çatışmaya değil, dostluk ve işbirliğine ihtiyacı vardır. Kafkasya’da güvenlik ve huzurun tesisi Azerbaycan ve Ermenistan arasında kapsamlı ve kalıcı bir barış antlaşmasından geçmektedir. Buna yönelik samimi çabaları destekliyor, bir an evvel olumlu bir şekilde neticelenmesini arzu ediyoruz.”
Bakan Güler, geçen günlerde alınan, Azerbaycan ve Ermenistan arasında güven artırıcı adımların atılması kararından memnuniyet duyduklarını belirterek, “Kasım’da Bakü’de Azerbaycan ve Gürcistan ile askeri ve güvenlik konuları dahil olmak üzere geniş bir yelpazede, üç ülkenin de ortak yarar ve beklentilerine hizmet eden Üçlü Savunma Bakanları 10’uncu toplantısını gerçekleştirdik. Bölge istikrarı için çabalarımız çok yönlü olarak sürecektir.” dedi.
Dost ve müttefik ülkelerle karşılıklı işbirliği anlaşmaları
Bakan Güler, dost ve müttefik ülkelerle karşılıklı askeri işbirliğini geliştirmek için askeri çerçeve anlaşmaları, askeri eğitim işbirliği ve askeri yardım anlaşmaları imzaladıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Askeri Çerçeve Anlaşmaları bağlamında, kardeş, dost ve müttefik ülkelerle bugüne kadar 88 ülke ile Askeri Çerçeve Anlaşması, 63 ülke ile Askeri Eğitim İş Birliği Anlaşması imzalanmıştır. Ayrıca, 47 ülke ile Askeri Çerçeve Anlaşması ve 13 ülke ile Askeri Eğitim İş Birliği Anlaşması imzalanmasına yönelik müzakere süreci devam etmektedir. Askeri Yardım anlaşmaları kapsamında ise bugüne kadar 20 ülke ile Askeri Mali İş Birliği Anlaşması, 30 ülke ile Nakdi Yardım Uygulama Protokolü imzalanmıştır. Bunların yanı sıra yeni anlaşmalar imzalamaya ve eski tarihli anlaşmaları güncellemeye yönelik gayretlerimiz de sürmektedir.”
Güler, ikili ve bölgesel savunma, güvenlik ile savunma sanayii işbirliği konularında, bölgesel ve küresel barış ile istikrara katkı sağlayıcı adımlarla çalışmaları artırarak çok yönlü biçimde devam ettireceklerini sözlerine ekledi.